18 Nisan 2014 Cuma

Avrupalılar geliyor...

 Bazı araştırmacılara göre Portekizli kaşif seferleri 1521 civarlarında Avustralyaya ulaştılar ancak tarihçiler genel olarak bu kanıya katılmıyor ve kanıtların tartışmaya açık oluşu sebebiyle bu tez kabul görmemiştir. Genel kabule göre kayıtlı olarak ilk defa Avustralya kıtasının görülmesi Hollanda Doğu Hindistan Şirketine ait ve Kaptan Willem Janszoon komutasındaki Duyfken gemisiyle 1606 yılı Şubatı ve Martında gerçekleşti. Aynı yılın Mayıs ayında İspanya kraliçesi Avusturyalı Margaret onuruna Pedro Fernandes de Queiros tarafından La Austrialia del Espiritu Santo ismi verilen güneyde yeni bir kıtanın bulunduğu ilan edildi ancak kendisi aslında Vanatu adı verilen adalar grubunu bir kıta zannederek yanılmıştı. Bunu takiben kısa zaman içinde Avustralyaya Hollandalı, İspanyol, Portekizli, İngiliz, Fransız, VOC (hollanda güney hindistan şirketi) bağlı kaşifler çeşitli keşifler düzenlediler ve kıtaya defalarca ayak bastılar. Ancak kıtada gerçek anlamla Avrupalıların tarihinin başlangıcı ve etkileri 1770 yıllarında başladı. İngiliz teğmen James Cook tarafından komuta edilen HMS Endeavour gemisiyle doğu sahilinin planını çıkartıldı. O tarihe kadar Avustralya ''terra nullius'' yani o dönemki avrupanın yasal bakışı ile kimsenin sahibi olmadığı topraklar olarak geçiyordu. James Cook bu toprakları ingiltere kraliyeti toprakları olarak hak iddasını ilan etti. Vali Arthur Phillip komutansında 11 gemiden oluşan ilk filo Birleşik krallıktan Avustralyada kolonileşmeyi başlatmak üzere 13 Mayıs 1787'de yola çıktı. 03 Ocak 1788 kalanından ayrılarak yerleşime uygun yer arayışı için keşiflere başladı aynı ayın 18'inde Botany körfezi etrafında daha geniş keşif kararı alıdığında ise Aborjinlerle ilk temas yaşandı. Aynı ayın 19'u sabahı 3 adet taşıma gemisi Alexander, Friendship (dostluk anlamındadır), Scarborough gemileri Botany körfezine vardı, öncülüğünü HMS Sirius tarafından üstlenilen kalan diğer 7 gemi de ertesi gün körfeze ulaştı. Vali Arthur Phillip buranın yerleşime uygun olmadığı kanısına vardı ve bölgede 3 keşif botu görevlendirdi daha sonraki Birleşik krallık devlet bakanı olan Lord Sydney'e yazdığı raporda 21 Ocak'da öğlenin erken saatlerinde Port Jackson'ı bulduğumuzda dünyanın en mükemmel en kusursuz limanını bulmanın tatmin duygusunu yaşadığını ve binlerce büyük geminin tam bir güvenle tek sıra halinde dizilebileceği bir yer olduğunu belirtti ve adını Sydney koyu olarak ilan etti. Ayın 24ünde 2 adet büyük Fransız gemisi Botany körfezinde belirdi. Arthur Phillip ertesi gün erkenden körfezden demir alarak akşam üzeri Sydney koyuna
ulaştı. 26 Ocak 1788'i sabahı erken saatlerde karaya ayak basarak resmi olarak bölgeyi britanya renkleri barındıran bayrağı dikerek resmi olarak hak idda edip New South Wales (yeni güney galler) adını verdi ve bölgede Britanya egemenliğini ilan etti. Günümüzde 26 Ocak günü Avustralya Günü olarak kutlanılır. Ertesi gün getirilen mahkumlar koyun temizlenmesine yardım etmeleri amacıyla karaya çıkarıldı. Diğer gün ise 17 donanma askeri eşi ve 14 çocukları karaya çıktı, bunlar Avustralyaya çıkan ilk avrupalı kadın ve çoçuklar oldu. 6 Şubata gelindiğinde kadın mahkumlarda karaya çıkarıldı bunu takiben bölgede çıkan şiddetli fırtına ile uçarılık ve karışıklıklar çıktı. 7 şubatta bütün olarak koyun batı kıyısında yerleşim tamamlandı. Yetkili yargıç David Collins sivil ve suç mahkemelerini kurdu ve getirilen mahkumlara odaklanarak kolonide yeniden ferah temiz bir başlangıç, mutluluk. bolluk ve refah dileklerini belirten bir konuşma yaptı. 11 Şubatta saldırıdan suçlu bulunan Samuel Barnsley 150 kırbaç cezasına, ekmek çalmakdan suçlu bulunan Thomas Hill ise kayalık küçük bir adadaki magranın girişinde zincirlenme cezasına çarptırıldı. 27 Şubatta Thomas Barratt ambardan çalmak suçundan asıldı buda kıtadaki ilk infaz olarak tarihe geçti. 29 Şubatta James Freeman un çalmak suçundan cellatlık görevini kabul etmesi şartıyla affedildi. Çeşitli keşif seferlerine devam edildi. 6 Martta Norfolk adası keşfedildi ve yeni bir britanya yerleşimi kuruldu. 10 Martta daha önceden bahsi geçen 2 fransı gemisinin batıkları Santa Cruz açıklarında bulundu.



burdan devam       http://en.wikipedia.org/wiki/Timeline_of_Australian_history

3 Nisan 2014 Perşembe

Avustralyada ''İLK İNSANLAR''


    Avustralyada yerleşim bundan (125.000 yıla kadar uzaması muhtemel sayılmakla birlikte daha sonra bu grup yok olmuştur.) bilindiği kadarıyla 50.000-40.000 yıl önce Avustralya yerlileri ve aborjinler ve Torres boğazı adalıları (Torres strait islanders) olarak adlandırılan 3 grup kökeleri Afrikadan göçe başlayan (70.000 yıl önce) ilk insan soyundan gelen insanların bugünkü Papua Yeni Gine uzerinden Queensland eyaletinin kuzey uçlarına ulaşmasıyla başlamıştır. Ülkede günümüzde yeliler için ilk insanlar ''first peoples'' terimide kullanılmaktadır. Avrupalı göçmenler tarafından daha koyu ten renkleri nedeniyle Siyah ''Black'' olarakta tanımlananmış olan halk için bu terim 1970'lerde zamanın öncüsü olan Gary Foley gibi aborjin aktivistlerince sahiplenip tercihen kullanılmıştır.




    Aborjinler avcı-toplayıcı kültüre sahip genellikle son derece barışcıl (Tasmanya adası yerlileri hariç olmakla birlikte) bir topluluktur. İlk avrupa yerleşimi bugünkü Sydney'de kurulmuştur. Bu bölgenin sakinleri olan Darug halkının yüzde 90'ı çiçek hastalığı salgını sebebiyle ölmüştür. Salgının sebebi mikrobun avrupalı yerlişimcilerle mi yoksa malezyalı balıkçılar sebebiyle mi bölgeye ulaştığı tartışma konusu olasada hastalığın Sydney üzerinden yayıldığı kuvvetle tahmin edilmektedir. Tüberkiloz, çiçek hastalığı, kızamık gibi hastalıklar tıpkı amerika yerlilerinde olduğu gibi Avustralya yerlilerinide gerekli antikorlara sahip olmadıklarından büyük ölçüde ölüme ve yok olmaya yol açmıştır.

Paragrafın başında belirttiğim gibi yerliler barışcıl ve avcı-toplayıcı kültüre sahiptiler. Avrupalılar kendi yerleşik kültürlerini buradaki yerlilere empoze etmeye çabalamış ancak başarılı olamamış. Sahip olmak mülk gibi kavramları kabul kabul etmekte sıkıntı yaşamışlardır. Zamanla avrupalı yerleşimcilerin yayılması ve çoğalması ve verimli arazilere hakim olmasıyla başlarda barışcıl davranışlar sergileyen avrupalılar yerlileri bilmedikleri hırsızlık gibi terim ve olgular sebebi yada başka bir bakış acısına göre bahanesiyle kıyıma uğratmışlardır.Barışcıl olmalarının getirdiği savunmasızlıklarından dolayı avrupalı yerleşimciler tasmanya adasında kıyasla hiçbir zorluk yada mücadele olmadan kıtaya hakim olurken bilinen safkan aborjin halkının soyu tükenmiş bir çok yerli grup yokolmuş yada tehlike altında veayhut zor şartlar altında yaşamak zorunda kalmış yada yaşamına şuan devam etmektedir. Genel nüfusa oranları 2011 census da aşağıda belirtilen haritalamalarda çıkarılmış. Günümüzde özellikle orta bölgelerde koruma altındaki rezervlerde yaşam ve kültürlerini sürdürmektedirler. Bu bölgelere dışarıdan insan yada bilgi akışı durdurularak kültürleri ve varlıkları koruma altına alınmış yılda sadece birkaç bilim adamı girişiyle önemli bilimsel veriler sağlayan yerler haline gelmiştir.
    Ayrıca kıtada aborjinlerle yada diğer iki grupla genetik bağı bulunmayan 68.000 ila 40.000 yıl öncesine aralığına ait modern insan türüne ait iskeletler de bulunmuştur. Diyerek daha sonra daha detaylı incelemeleri yerliler başlığı altında incelemek üzere bir kenara bırakıp avrupalı yerleşimcilerin üzerinden gelerek günümüze doğru devam edelim. Onuda Avrupalılar geliyor yazısından okuyabilirsiniz.
 




29 Mart 2014 Cumartesi

Avustralya ne kadar uzak ? Uzaklık - Uçuş - Zaman Farkı

 
    Öncelikle şöyle başlayalım Avustralya bayağı bir uzak... Hatta şöyle anlatmaya çalışıyım: Avustralya genel olarak dünyada Türkiyeye en uzak ülkelerden birisi hatta bir iki rakibi (Arjantin, Uruguay...vs) belki var belki yok. Şimdi haritada direk en uzak yer gibi görünmeyebilir ancak şöyle birkaç coğrafik noktaya değinerek anlatmaya çalışalım sonrada rakamlara uçuş şartlarına, sürelerine, alternatiflerine ve fiyatlarına gelelim yavaş yavaş.


    Avustralya çok uzak çünkü dünya haritalardan bildiğimiz şekilde uzaklıklara ve alanlara sahip değil. Aslında günlük bildiğimiz haritalarda ekvatordan kutuplara gittikçe o alanlar dahada büyütülmüş halde gösteriliyor. Ekvator yaklaştıkça aslında olduğundan daha ufak, kutuplara yaklaştıkça aslında olduklarından daha geniş olarak çiziliyor bizim kullandığımız haritalarda ve alanların aslında oldukları büyüklere eş gösterildiği bu ikisi arasında dar bir yatay bölge de elbetteki mevcut. Bir önceki yazımda bahsettiğim büyüklüklerde bu sebeble farklılıklar gösterebiliyor, örneğin; hepimiz greenland isimli devasa büyüklükte adayı biliriz haritalardan haritalarımızda en büyük kara parçalarından biridir ama aslına bakılınca alt tarafta görebileceğiniz gibi bir kıyas vardır bu ada ve Avustralya arasında. Özetle bu birinci nedenimiz kutuplara yaklaşan bölgeler haritalarda uzak görülür ancak o kadar değillerdir. Yine aynı şekilde dünyamız yuvarlak olduğundan haritanın sağı ve solu tabiki en uzak noktalar gibi göz yanılması yaşanabilir ancak mümkün olan en uzak alan o haritanın yarısı olan bölümüdür çünkü; haritanın en sağı ve en solu bildiğimiz gibi aslında uzak değil yanyanadır. özetle bizim kullandığımız haritalarda Türkiye orta bölgelerde bulunur dolayısı ile dikey olarak tersimizdeki köşeler bize en uzak yerlerdir bunlarda avustralya ve güney amerika kıtasının ( Arjantin... gibi ) uç ülkeleridir (bunların uzaklıkları yakın değerlerdedir.)

    Avustralya çok uzak çünkü Türkiye kuzey yarım kürede kalırken Avustralya güney yarım kürede yer alır. Dolayısı ile giderken ekvator bölgesinden geçmeniz gerekir. Havacılıkta zaman ve yakıt tasarrufu için kutuplara bombeli şekilde uçuşlar gerçekleştirilerek uçuş uzunluğu azaltılır. Bunun birkaç nedeni vardır ancak fazla ihtiyaç duymayacağımız ayrıntılar. Özetle dünyanın şekli sebebiyle iki nokta arası uzaklık düz çizgi olarak değil böyle kutuplara bombeli olarak çok daha kısaltılabilir.  Ekvatoryal bölgeden geçerkende bunun tam tersi olur yol olması gerekenden çok daha büyük uzunluğa sahip olur. Evet Avustralyalılar bu yandaki ters haritayı kullanıyorlar ülke hakkında olumsuz olduğunu düşünücebileceğiniz sadece birkaç şeyin en kötülerinden birisi de bu.

    Avustralya çok uzak çünkü en azından şuan için direk uçuş yok. Uçuşlar genelde çok çok fazla varyasyonlarda aktarma sürelerine sahip olup genel olarak Dubai ve Abu-dabi gibi B.A.E. den şehirlerden aktarmalı olarak vardır. Tabi bu söylediğimiz Emirates hava şirketini tercih ettiğinizde geçerli. Ancak seçilen havayolu şirketine bağlı olarak örneğin; Singapore Airlines Singapurdan aktarmalı ; Malaysia Airlines ise genelde Kuala Lumpur aktarmalı olarak uçulabiliyor. Süreler kıyaslamalı olarak Skyscanner dan bakılabilir fiyatları uçuş süreleri aktarma yerleri gibi ayrıntılarını gayet güzel veriyor. Bir aktarma yaparsanız iniş kalkışlarla uçuş bekleme hariç olarak ortalama olarak 18 saat civarı bir havada geçiriceğiniz nur topu gibi bir uçuş süreniz vardır. Fiyatlar bu yazıyı yazdığım günlerde 1800 TL civarından başlar ve yükselir. Bir keresinde bakarken 30.000 TL görmüşlüğüm vardır belirtmek isterim ( Canada Airlines ile bütün dünyayı dolaştırarak sizi 4 gün civarında İstanbuldan Sydneye ulaştırmayı  teklif eden cezbedici ama; para alınması değil, yapana para verilmesi gereken uçuşu )
    Avustralya çok uzak çünkü bildiğin zaman dilimlerimiz arasındaki fark bile anlamak için yeterli. Yani sadece dikine değil aynı zamanda dikinede uzak bir memleket. Avustralyada büyüklüğü sebebiyle 3 farklı saat dilimi kullanılıyor. Ülkeyi enlemesine 3 bölgeye ayırırarak incelemek gerekir orta ve doğu bölümde kendi içinde yeniden ikiye bölünüyor. Nüfusun yoğun olduğu (Sydney, Melbourne, Brisbane, Goldcoast...gibi) doğu bölgede ''bu zamanlarda'' saat farkı +8 yani orada şuan saat bizden 8 saat ileride; orta avustralya ise 7:30; batı avustralya ise 6 saat ileride ama tabi bu saat farkları yaz saati uygulaması ile inanılmaz karışık bi hal alıyor (onlarda bizde yaz saati uygulaması kullanıyoruz ve yaz mevsimi ters yaşıyoruz onlardan bizde kışken onlarda yaz ve tam terside burası için geçerli tabiki). En doğrusu internetten bakıp öğrenmek. (Bizim ülkemiz standart saat dilimlerinde +2 bölgesindedir yaz saati uygulaması 1 saattir. Yukarıdaki +8 ler standart saat dilimini belirtir saat farkını değil.)

Haa şimdi ulaşıma etkisine gelelim bu saat diliminin fazlaca farklı olmasının. Bu fark Jetlag denilen bir zımbırtıya sebeb oluyor dünyanız geceniz gündüzünüz karışıyor uçaktan inince vucudunuzun buna uyum sağlaması gerekiyor bir süre. Jetlag etkilerini daha önce yaşamadıysanız biraz araştırıp yola çıkmakda fayda var.



Avustralya çok uzak çünkü boru değil İstanbul'un Sydney ile arası 14962.78 km ; Melbourne ile arası ise 14645.94 km dir. Eskiden gemilerle 4 aydan başlayan zamanlarda gidiyormuş göçmen soydaşlarımız. Anılarını anlattıkları videolar bulunabilir internette mevcuttur farklı farklı insanların hikayelerinden oluşan belgesel tadında olarak.

     Avustralya çok uzak çünkü bildiğin dünyanın tam olarak diğer ucu belkide en çok bu özelliğiyle bu kadar çekici. Orayı buradan ayıran kıtalar okyanuslar sayesinde ortadogu ve avrupanın dert tasalarından olaylarından problemlerinden çok uzak bu insanların, mevuzların çok farklı olduğu bir memleket. Belkide sadece bu kadar uzak olması orayı seçerken birşeylerden uzaklaşmak yeni dünyalar insanlar kültürler ufuklar keşfetmeden birşeylere yeniden başlamak için bu kadar doğru bir tercih.

Coğrafik olarak Avustralyayı tanıyalım

   

    Avustralya dünya üzerinde toprakları bir kıtayı bütünüyle kaplayan ilk ve tek devlettir. Avustralya kıtası dünyanın en eski, en düz, en düşük rakımlı ve en küçük kıtasıdır. Tektonik tabakanın ortasında bulunduğundan aktif bir volkanı yoktur. Birçok genel olarak diğer kıtalara nazaran daha stabil bir kıtadır daha az kırılma deprem gibi olaylar yaşanır. En küçük kıta dedik ancak küçük deyip geçmek tabi ki hata olur, sonuç olarak bir ''kıtadır''. Yapısında çok zıt coğrafik bölgeler bulunur. Bunlar içinde sürekli karlarla kaplı dağlardan (Avustralya alpleri) tutun da büyük çöllere, tropik ya ılıman kuşak ormanlara kadar... Dediğim gibi sonuçta Avustralya bir kıta büyüklüğünü anlayabilmek için; bizim gözümüzün haritalardan aşina olduğu avrupa ülkeleri ile kıyaslandığı yukarıdaki resime gözatabiliriz. İskandinavya bölgesi ve Rusyaya toprakları göz ardı edersek Avustralya devleti Avrupa kıtasının bütünün 2 katından bile çok daha büyük bir alana sahiptir.(Ukrayna, Belarus, Estonya.. vs gibi devletler resimde yok farkındayım). Toprak, kaynak ve gıda bolluğuna bunlara eklenen genel ekonomik refaha karşın nüfusu 22 milyon gibi çok çok düşüktür. BU kısımlara ileride daha çok değinicemiz bölüm olucaktır. Ancak buda genellikle göçmenlerin Avustralyayı seçme nedenlerinden önemli birisi olarak görülür. Göçmenlik zaten Amerika Avustralya gibi kıtalarda böyle bu sebeten doğmuş ve beslenmiştir. Çalışacak olanlar için yeteceğinden fazlası kadar herkese iş, herkese aş, herkese toprak ve refah...



    Avustralya gerçektende büyük bir ülke.7,686,850 km^2 alanı kapsayan toprakları ile tüm dünyanın toprak büyüklüğü açısından 6. sırada. Ülkemiz Türkiye ise 783,562 km^2 alana sahip olup avrupanın en geniş alanlı ülkesi, dünya sıralamasında ise 37. sıradadır. Bu sayıları kıyasladığınızda görüldüğü gibi Avustralya Türkiyenin yaklaşık olarak 10 katı büyülüğünde bir alana sahiptir. Yukarıda birçok ülkenin yapboz parçaları gibi birleştirilmesiyle oluşturulan Avustralya resminde yazdığı gibi '' Avustralya hakkaten büyük bir ülke''dir.

    Avustralya bir ada devletidir Hint okyanusu ile Güney pasifik okyanusu arasında yer alır. 35,876 km sahile sahiptir. Garip bir şekilde antirkanında büyük bölümü Avustralyaya aittir (verilen yada verilecek rakamlara dahil değildir). Dünyada okyanuslar üzerinde yetki alanı en geniş ülkedir. Biraz araştırma ile bunun gibi giderek daha birçok ilginç bilgiye ulaşabilirsiniz.

28 Mart 2014 Cuma

Genel olarak göçmenlik kararımı alışım

 
 

 Merhaba, Avustralya'ya göçmenliğe uzun zaman önce karar vermiş birisi olarak bu süreçte yaşadıklarımı tecrübelerimi kaydetmek için oluşturduğum bu bloga hoşgeldiniz. Bu blog belki benim gibi hayalleri olan başkalarına yardımcı olabileceği gibi, benim içinde bu bügünlerde yaşadıklarımı kayıt altına alabileceğim kararlarımı hangi şartlar altında aldığımı yanlışlarımı doğrularımı eksiklerimi farkındalıklarımı eğer bir gün yaptıklarımdan tereddüt edersem okuyup anımsayacağım bir kayıtlar bütünü olması amacıyla açıyorum.

    Öncelikle kendimi tanıtarak başlayayım. Adım H.Arda Soysal. Samsunda ailemin tek çocuğu olarak 1988 de doğdumyine Samsun'da büyüdüm. Her Türk genci gibi hayatım koşturmakla geçti; o sınavdan çıktım bu sınava girdim, çeşitli dallarda spor klüplerine yazdırıldım. Yaş ilerledikçe karşı cinsi tanımaya başladık kovaladık kovalandık; oynadık oynandık; güldük ağladık derken ne kendimi ne insanları ne hayatı tanımaya fırsat olmadan ÖSS de buldum kendimi. Şimdilerde çok da fena olmadığını düşündüğüm Anadolu Üniversitesi Malzeme mühendisliğini kazandım. Tercihimi alakasız değişkenlere bağlayarak aldım. Yine de yalan yok babamında okuduğu, onun üniversite anılarını dinlediğim İzmir içimde hep bir acı olarak kaldı hala da öyledir kolay kolay değişeceğini sanmam.
 
Bununla benzer olarak Avustralyaya uzun zaman önce ilgi beslemeye başladım belki çocukken sürekli okuduğum korsanlı adalı uzak diyarlara gitmekle ilgili kitaplarında büyük etkisi vardı bunda ama sürekli uzaklaşmayı hayal ettim yeni yerlere gitmeyi. İzmir'e benzer şekilde belki çok daha büyük acı olarak kalıcak eminim Avustralya eğer gitmeyi bir şekilde başaramaz veya vazgeçersem. Bu sebeble çok net kararlıyım bu konuda en azından denemem gerekir yoksa burada da geçicek hayatım hep bir özlem ve keşkelerle geçip heba olmasınıda istemiyorum. Öyle yada böyle herşeyi göze aldım gitmeliyim. ilkokulda çalış orta okulda rahatlarsın dediler, orta okulda çalış lisede rahatlarsın dediler, lisede çalış ÖSS de rahatlarsın dediler, ÖSS'ye çalış üniversitede rahatlarsın dediler, üniversiteyi bitir rahatlarsın dediler. Artık yeter eminim ki bu liste arkadaşlarımdan da öğrendiğim kadarıyla askerlik iş evlilik çocuk ve çocuğun aynı aşamaları kapsayarak sizin ölümünüze kadar kısır bin döngüye sarıp bizi öldürmeden çocuklarımıza miras bıraktırıyor biz ölüyoruz kaldığımız yerden çocuklarımız devam ediyor. O sebeble ben bu kısır döngüyü farkettiğim üniversite yıllarından bu yana kırmak için hazırlık yapıyorum. Umarım bunda da başarılı olurum.
    Şimdi sizde benim gibi bulunduğunuz ülkede huzurunuz kalmadıysa birkaç şeyin değil birçok hatta neredeyse herşeyin yanlış gittiğini düşünüyorsanız sizin görüşlerinize hayat anlayışınıza ilkelerinize daha uygun bir ülkeye göçmenizde hiçbir hata yanlışlık yok. Bununla ilgili araştırmalarınızı detaylıca yapın ve benim tavsiyem göçmeye karar vermeden önce mutlaka önce ülke seçin. Komik gibi duruyor ama bence en önemli hata bu yapılan. Göçmenlik sonu gelebilecek bir amaç olamaz değildirdir en sonunda kendinizi sürekli mutsuz ve sürekli bir arayışta yada göçer halde bulursunuz. Sonu getirilebilen içinize tam sinen hedefler seçin göçmek istiyorum ancak şu ülkeye şu nedenlerle şunları yapmak üzere şeklinde en azından bir şablonunuz olsun. Üniversite seçimine çok benzer ne olduğunu bilmediğiniz nasıl olduğunu bilmediğiniz bir üniversite sizin hayallerinizi kasşılayamaz ama ne olduğunu bilerek giderseniz gerçekçi beklentilerle gittiğinizden bu beklentilerinize ulaşabilirsiniz. İnternette araştırıren rastladığım Avustralyaya ile ilgili tek olumsuz yazıyı bir kız yazmıştı liseden sonra üniversite okumaya orda olan abisi ve ailesinin etkisiyle gitmiş zaten bir yerlere gitmekmiş amacı şimdi mutsuz bunun sebebininde az önce bahsettiğim hatadan kaynaklandığını düşüyorum hayalinde bir yer bir hayat bir üniversite yaratmış ne kadar harika yada değil olsa bile mutsuz olmuş olmayada mahkum olduğunu düşünüyorum. Zira olumsuz bir durum yoktu yazısında sürekli bir yaftalama vardı ama söyledikleri herşey ülkeden değil kendisinden kaynaklı şeylerdi. Bunu yaşamak istemiyorsanız benim kendimce hazırladığım hazırlık aşamalarından yararlanıp kendi sisteminizi kurabileceğinize ve bununda gerekliliğine inanıyorum. Hadi başlayalım o zaman.